Barbara Evi’ne

İnsan içinde bulunduğu koşullar ne olursa olsun kendisiyle yaşar. Çok sevdikleriyle, kalabalıklarda, tek odada veya en özel alanlarda, şu ya da bu şekilde. Dönüp dolaşıp kendi alanımızda, kendimizle kalırız. Ne olduğumuz değil kim olduğumuzla başbaşa kaldığımız, birilerine bir şey anlatma çabasını da bir kenara bırakarak kendimize dönebiliriz. İşte böyle zamanlarda, kendimize tahammül edebilirsek ne harika, ama daha da harika olan bir şey varsa buralardan bir şeyler çıkartabilme imkanı. Yaşamlarımızın tanımlamasını ve gerçekliğini sorgulayabileceğimiz bu anlardaki arayışlarda, sanatçılar şanslılar diyebilirim.

Sanatçılar, bir çok farklı durumdan ilham alıp, etkilenip, dönüştürebilen, çoğaltan, çeşitlendiren kişilerdir. Onlarca karakterde sanatçının kendisiyle yüzleştiği dünyaları vardır. Ne teknik mühimdir, ne de tanımlı bir çok başka veri. Kimi zaman samimi, içten, kimi zaman naif, yüzeysel… Farketmez, bir takım arayışların peşindedir. Öyle bir şey ki bu, değişen, dönüşen dünyada, olan bitene kendince başka bir pencereden baktığın ve önermeler sunabildiğin, şikayet etmenin ötesine geçebildiğin bir alan.

Benim için bu böyle…

Adı bir çok şey olabilir, örneğin gerçeklik, varoluş, zaman, zevk, an, benlik, sistem, kurgu, bağımsızlık, ne derseniz… Her ne olursa olsun ruhumda, bana yetmeyen ve beni tatmin etmeyen bir şeyler var kovaladığım.

İşte bunları aramanın da yolları var. Artist residency yani sanatçı misafir programları, bu konuda sanatçılara büyük açılım sağlayan alanlardır. Üniversitedeki güzel yıllarımdan sonra bağımsız bir sanatçı olarak akademik yaklaşımdan uzaklaşma kararı almıştım. Ancak tek başıma bir atölye hayatı bir süre sonra fazla homojen ve kapalı hale geldi. Bu nedenle residencylere yöneldim. Barbara Evi’den önce de katıldığım projeler ve residencyler, bana önemli katkılar sağlamıştı. Sanatçılara farklı bakış açıları ile bakabilme imkanı, çeşitli ortamlarda bulunabilme ve iletişime geçmelerini sağlayan residencylerden, ülkemizde maalesef pek sınırlı sayıda bulunuyor.

İkinci konuğu olarak davet edildiğim, Ayvalık’taki sanatçı misafir programı Barbara Evi, sürdürülebilirliğine ve uluslararası alanda görebileceğimize inandığım bir alan olmaya başladı bile. Barbara Evi, 3 aylık periyodlarla,
1 sanatçıyı ağırlayan, ev, atölye ve bağımsız kullanabileceği avlu mekanıyla çok zihin açıcı ve sanatçıya ilham verebilecek özellikleri barındıran bir mekan olarak tasarlanmış. Bu işlevinin yani sıra sanatçıları br araya getiren çalıştaylarla Ayvalık gibi bir yerde temizlenen zihinlerle sanatın konuşulmasını sağlayarak gelişecek.

Dünya tarihini, varoluşu anlamanın koşullarından biri de her zaman sanat olmuştur ve böyle olacaktır. Bu nedenle Barbara Evi ve bunun gibi sanat projelerine verilecek sponsorluklar ve destekler çok önemlidir. Bu projenin hayata geçebilmesi ve sürdürülebilmesi sevgili Şerif Kaynar’ın, Fransız chansonne geleneğinden bir müzisyen, şarkıcı, besteci olan Barbara’ya, sesine, bir kadın sanatçı olarak duruşuna, hayata bakışına olan tutkusunun sonucudur. Umarım bu tür tutkuları olan kişi ve kurumlarla daha sık karşılaşma fırsatımız olur. O’na teşekkür ediyor ve Barbara tutkusunun, zaman içerisinde bir çok uluslararası çağdaş sanatçıyı bir araya getireceğini düşünüyorum.

Seçil Erel
Istanbul, 01.2017